Ne aramıştınız?

Sayfalar
Haber ve Duyurularda
Dosya ve Görsellerde
Kültür Köşesinde
Videolarda
Akademik Kategorilerde
Akademik Yazılarda
Arama - Haber Kaynağı
Arama - Etiketler
Çarşamba, 10 Temmuz 2013 05:17

Çocuklarımıza Türkçe öğretmezsek gelecekteki birliğimizi sağlayamayız

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)

Hamburg ve Schleswig-Holstein Başkonsolosu Devrim Öztürk, dört yıl süren Almanya görevinden sonra ülkede yaşayan Türk toplumunun en önemli sorunları hakkında çarpıcı açıklamalarını Zaman’la paylaştı. Türk toplumunun en önemli iki sorunu olarak eğitim ve anadil öğretimini gösteren Başkonsolos, Zaman aracılığıyla sivil toplum örgütlerini ve aileleri daha bilinçli davranmaya çağırdı.

Türk  toplumunun Almanya geleceğindeki birlikteliğinin Türkçe öğretimine bağlı olduğunu söyleyen Öztürk, başkonsolosluk olarak okullardaki nihai amaçlarının Türkçenin müfredata alınması olduğunu kaydetti.

Irkçılık ve ayrımcılık gibi Türk toplumunun yaşadığı diğer önemli soruna karşı birlik olunamayışından yakınan Başkonsolos, Türkiye’deki en ufak bir olayda çok kolay bir şekilde bir araya gelerek tepki gösteren Türklerin Almanya’daki hayatlarını ilgilendiren konularda bir araya gelemediklerini dile getirdi. Türklerin sadece sosyal hayatta değil, bütün alanlardaki hayatlarında temsilcilerinin olması gerektiğine işaret eden Öztürk, STK’lara büyük görev düştüğünü ekledi.

Görevi süresince önemli hizmetlere imza atan Öztürk’e Hamburg Eyalet Başbakanı Olaf Scholz tarafından Uluslararası Başarı Madalyası takdim edilmişti.

ZAMAN: Sayın Öztürk Hamburg ve Schleswig Holstein Başkonsolosu olarak dört yıl görev yaptınız. Bu süre içinde neler oldu?

ÖZTÜRK: Dört yıl önce yine bir Ramazan ayında görevime başladım. Nasip olursa yine Ramazan ayında buradaki görevim bitecek ve Ankara’ya döneceğim. Bu süre içinde gelişen en önemli olay Müslümanlarla Hamburg eyaletinin kısa bir süre önce mecliste de kabul edilen Müslümanlar ve Alevilerle yaptığı Devlet Anlaşması. Anlaşmanın sembolik olmasının ötesinde çok önemli anlamı var. Hamburg her zaman öncülük yapan örnek bir eyalet. Bu konuda da bir örnek sergiledi.

ZAMAN: Göreviniz süresince müşahede ettiğiniz Türk toplumu için en önemli konular nelerdi?

ÖZTÜRK: Türk toplumun geleceği için en önemli konu eğitim ve dil. Eğitim diyorum, çünkü eğitim buradaki toplumun geleceği için anahtar. Bunun için hep birlikte çalışmalıyız. Elimizden geldiğince gayret ediyoruz, ancak sivil toplum örgütlerinin ve velilerin daha bilinçli olması lazım. Gözlemlediğim kadarıyla veliler çocuklarının eğitimiyle gerektiği kadar ilgilenmiyor. Bunun farkına vardığımız ve çalışmalara başladığımız zaman önümüzdeki dönem için umutlu olduğumu söyleyebilirim. Ancak bunu genellememek lazım. Çocuklarının eğitimi ile yakından ilgilenen ve 1 not ortalaması ile okul bitiren başarılı öğrencilerimizde var. Bu başarıyı genele yaymalıyız. Çünkü buradaki çocuk ve gençlerimizle birlikte toplumunun geleceği buna bağlı.

NİHAİ HEDEFİMİZ TÜRKÇENİN MÜFREDATA GİRECEK ŞEKİLDE ÖĞRETİLMESİ

ZAMAN: İkinci önemli konunun dil olduğunu söylediniz. Kastettiğiniz Türkçenin, yani anadilin öğrenilmesinin teşvik edilmesi mi?

ÖZTÜRK: Tabiiki Türkçe.Türkçe anavatan ile bağ, buradaki toplum için ortak payda. Çocuklarımızın Türkçe öğrenmesi demek, buradaki toplumun buluşması, birleşmesi ve bir araya gelmesi demek. Türkçenin birleştirme özelliği var. Türkçe öğrenmeyi kesinlikle ihmal etmeyelim. Eğer çocuklarımıza Türkçe öğretmezsek ileride bu birliğide sağlamamız zor olacak. Ne kadar birlik ve beraberlik içinde olursak o kadar güçlü oluruz. O, burada yaşayan kendi insanımızın gücü olacak. Bu güç Almanya’ya da katkı sağlayacak. Tabii Türkiye’ye de katkı sağlayacak. Dolayısıyla anadilimiz Türkçeye sahip çıkmalıyız ve çocuklarımızın öğrenmesi için çaba sarfetmeliyiz.Zaten Hamburg’da dil konusunda diğer eyaletlere oranla biraz şanslıyız. Türkçe dili eğitimi konusunda bize yardımcı oluyorlar. Ama bu konuda bizim bir takım eksikliklerimiz olabiliyor. Örneğin bir Türkçe sınıfı açılması için 8- 10 velinin imzası yeterli olmuyor. Gerekli sayıya ulaşmakta bazen zorlanıyor, imza bulamıyoruz. Veliler yabancı dil olarak çocukların İngilizce, Fransızca öğrenmesini istiyor. Tabii o dilleride öğrensinler ama Türkçeyi ihmal etmesinler. Bizim nihai hedefimiz Türkçenin müfredata girecek şekilde öğretilmesi. Ancak Türkçe şu an seçilebilen yabancı bir dil alternatifi olarak önümüzde duruyor. Bunu değerlendirmeliyiz. Ayrıca Hamburg’da Almanca-Türkçe eğitim veren üç okul var. Buradaki öğrenciler lise seviyesine geldi. Bu sevindirici bir olay. Bu örneğin artmasını ve yayılmasını istiyoruz. Hatta bunun tüm Almanya’da teşvik edilmesi lazım. Diğer bir konuda çift dilli anaokulu sayısı artırılması.

TÜM ALANLARDA TEMSİLCİLERİMİZİN OLMASI GEREKİR

ZAMAN: Türk sivil toplum örgütlerinin daha bilinçli çalışması gerektiğinden bahsettiniz. Almanya’daki Türk toplumuna bu bağlamda tavsiyeleriniz nelerdir?

ÖZTÜRK: Türk toplumunun burada yaşadığı en önemli sorunlar günlük yaşamda karşılaştıkları ayrımcılık, ırkçılık.Alman dostlarımız bize uyum diyor ama biz bu uyumun şartının diğer tarafa yani uyumu istenen tarafa eşit hakkın verilmesi olduğuna inanıyoruz.

Büyükelçilik ve 13 konsolosluk olarak zaten beklenti ve talepleri dile getiriyoruz. Ama bu konuda bence daha aktif olması gereken Türk vatandaşları ve STK’lardır. Sorunlar için bir araya gelmeliler ve sahip çıkmalılar.

Burada ister dini, ister kültür, spor veya birçok alanda faaliyet gösteren Türk STK’lar var. Etkinlikleriyle topluma büyük bir zenginlik katıyorlar. Bir arayada geliyorlar. Gözlemlediğim kadarıyla toplumu ilgilendiren sorunlarda bir araya gelme refleksi, örneğin Türkiye’de meydana gelen bir olay konusunda bir araya gelme refleksinden maalesef daha az. Tabii ki Türkiye ile bağları olacak. Bu insanların geldikleri yerler orası. Kalbi orada atıyor belki. Türkiye’deki en ufak hem de gündelik siyasi bir olay konusunda bu kadar tepki gösteren bir topluluk var. Demek ki ülkemiz en ufak bir olayda bu kadar birleştirici rol oynuyor.

Belki Türkiye’deki olaylarda bir araya gelmek daha kolay. Almanya’daki sorunlar, beklentiler için bir araya gelmek, mücadele etmek ise daha zor. Buna rağmen STK’lar bu konuda daha bilinçli olmalı, bir araya gelinmeli ve ortak mücadele edilmeli. Hakları savunmak, ‘biz buna karşıyız’ demekten, tepki göstermekten çok daha zor geliyor.

Halbuki burada ev ararken, iş başvurusu yaparken yaşanan ayrımcılıklar gibi mücadele edilmesi gereken sorunlar var. İnsanlar farklı düşünce ve görüşte olabilir. Ancak bu sorunlarla mücadele etmek buna engel değil. Nitekim geçtiğimiz yıl NSU cinayetleri ile ilgili başta Belediye Sarayı önü olmak üzere ‘Hamburg ırkçılığa karşı ayağa kalk’ gibi bir takım etkinlikler düzenlendi. Maalesef oradaki çoğunluk Almanlardı. Türkler vardı ama yeterince yoktu.

Şunu unutmamak gerekir: Toplumun geleceği burada. Sosyal hayatta olduğu gibi siyasi ve tüm alanlardaki hayatımızda bizim temsilcilerimiz olmalı. Tabiiki temsilcilerimiz var. Ama bu yeterli değil ve sayılar artmalı. Mesela eylül ayında federal seçim olacak, listelere baktım, Hamburg’da sadece SPD iki aday göstermiş. Diğer partilerden hiç yok. Bu yeterli değil. Temsilcilerimiz her partide olmalı.

ZAMAN: NSU terör örgütü cinayetlerini ve dava sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

ÖZTÜRK: Maalesef NSU terör örgütünün işlediği cinayetlerde Hamburg’dan da bir kişi Türk ve Müslüman olduğu için kurban gitti. Başbakan Angela Merkel mağdurlardan kısa süre önce yeniden özür diledi. Ama biz bu olayların bir an önce tüm detay ve bağlantılarıyla, tüm açıklığıyla ve gerçekleriyle ve sorumlularıyla gün yüzüne çıkarılmasını istiyoruz. Bunun dışında Hamburg’da NSU tarafından katledilen Süleyman Taşköprü ve ırkçı cinayete kurban giden Ramazan Avcı’nın isimlerinin öldürüldükleri yerlere verilmesiyle ilgili verilen sözlerin tutulması iyi bir gelişme.

ZAMAN: Görev süreniz içinde Türkiye’nin partner ülke olduğu ortak etkinlikler yaptınız. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

ÖZTÜRK: Hamburg Altonalle Kültür Festivali ve Schleswig Holstein Müzik Festivali’nde ‘Merhaba Türkiye’ adı altında yapılan programda partner ülke olduk. Festivaller kapsamında birçok etkinlik gerçekleşti. Türkiye’den çok sayıda yazar ve sanatçının katılımıyla adeta bir kültür yazı yaşandı. Schleswig-Holstein’ın hemen hemen her kasabasında etkinlik oldu ve salonlar tıklım tıklım doldu. Bu etkinlikler özellikle Türkiye’nin tanıtımı açısından çok önemli bir etkinlik oldu.

ÜRETİLEN MAL GELİYOR, ÜRETİCİSİ GELEMİYOR

ZAMAN: Hamburg Eyalet Başbakanı Olaf Scholz ile de vedalaştınız. Bu görüşmede hangi konular gündeme geldi?

ÖZTÜRK: Kendilerine bize yardımcı olduğu başta Müslümanlar ile yapılan Devlet Anlaşması olmak üzere eğitim ve Türkçe dil eğitimi gibi tüm konular için Türk ve Müslüman toplumu adına bizzat teşekkür ettim. Zaten vize sorununu devamlı yaptığımız toplantılarda dile getirdik. Üretilen mal buraya gelirken, üretimi yapanın gelemediği zaten ekonomi çevrelerince bilinen bir olay. Federal Ekonomi Bakanlığı yetkilisi gerçekleştirdiğimiz Türkiye Ekonomi Günü’nde söz verdiği halde ne kadar sık sık gündeme gelse bile ne yazıkki vize sorununun aşılması için bugüne kadar ciddi hiç bir adım atılmış değil. Bunun dışında çifte vatandaşlık konusunu gündeme getirdik. Hamburg’un başlattığı vatandaşlık kampanyasını destekliyoruz, fakat biz çifte vatandaşlıktan yanayız.

ZAMAN: Hamburg’da gitmeden bitirmek istediğiniz bir proje var mıydı?

ÖZTÜRK: Konsolosluk için aldığımız yeni binaya taşınmayı isterdim. Ancak binanın kullanıma hazır hale getirilmesi için belli çalışmaların yapılması gerekiyor. Bunun içinde zamana ihtiyaç var. Biz gereken tüm ön hazırlıkları yaptık, umarım en kısa zamanda tamamlanarak hizmet vermeye başlanır.

RAMİS KILIÇARSLAN, AZİZ TURDALİEV / HAMBURG

 
Okunma 3150 kez

Ailemize siz de katılın!

Bilgilerinizin 3. şahıslarla paylaşılmayacağını taahhüt ederiz.
Sitede bulunan hiçbir içerik Uluslararası Kültür, Dil ve Edebiyat Derneğine ait değildir. Bütün içeriklerin sorumluluğu paylaşan ziyaretçilerimize aittir. Sitemizin, paylaşılan içeriklerin içeriğinde bulunan hiçbir bilgiden sorumlu tutulamaz. Sitemizde içerik paylaşanlar, paylaştıkları içeriklerin içerisinde bulunan her türlü materyalin telif haklarının kendilerine ait olduğunu beyan etmiş sayılırlar. İçeriklerle ilgili bütün sorumluluk içerik sahiplerine aittir. Bu durumlardan Uluslararası Kültür, Dil ve Edebiyat Derneği ile sitemiz görevlileri sorumlu değildir. Sitemizdeki içeriklerin herhangi birisi size ait bir telif hakkını ihlal ettiğini düşünüyorsanız bunu [email protected] adresinden bize bildirebilirsiniz.